Uydu Fotoğrafları İçin Reklamlar – II

“Uydu Fotoğrafları İçin Reklamlar” fikrini yazdıktan sonra, Sn.Onur Yüksel’in yorumlarını okuyunca konu üzerinde biraz daha düşündüm. Bu reklam aracı, yeni bir outdoor sistemini de beraberinde getirebilir. Şu anda durakları, binaların cephelerini önceden kiralayıp daha sonra bunları reklamverenlere kiralayan outdoor reklam firmaları, artık uygun çatıları olan binaları kiralayabilirler. Dolayısıyla bina sahipleri için ek bir gelir olacaktır. Bu reklam aracını, görüntü kirliliği yaratmadığı için de (ne de olsa bu reklamlar sadece yukarıdan görülebiliyor) tercih edecek olan birçok firma olabilir.

Rüyamı Yaşamama İzin Verin, Ölüyü Oynamamı Sağlayın

47 yaşında evli, ve 2 çocuklu birini düşünün. Adamın en büyük hayalı, bir polisiye filimde ÖLÜYÜ oynamak. Her film seyredişinde, ölü birini gördüğünde “bu ben olabilirdim, bunu ben daha iyi yapardım” diyen biri…

Adam en sonunda dayanamıyor ve kendi web sitesini açıyor, DeadBodyGuy.Com (ÖlüBedenAdam.Com). Bu sitede kendisini evinin çeşitli mekanlarında ölü bir beden olarak fotoğraflamış. Resimler eşi tarafından çekilmiş, tüm mekan hazırlamaları ve makyaj kendisi ve eşi tarafından yapılmış. Sitesinde “Rüyamı Yaşamama İzin Verin, Ölüyü Oynamamı Sağlayın” diyor…

Şimdi gelelim işin pazarlama ile bağlantısına;

Site 3 haftada 300,000 ziyraetçi çekmiş, 100 lokal TV ve 300 radyoda haber olarak yayınlanmış. Bu günlerde NewYork uçak bileti cebinde, ilk filminde oynamaya gidiyor.

İşte kişisel pazarlama’nın en güzel örneği.

Benzer ALTERNATİF kişisel pazarlama tekniklerini bizler de hayallerimizi gerçekleştirmek için veya daha önemlisi iş ararken kullanamaz mıyız? İnternet bize bu konuda sınırsız imkan sağlıyor…

Uydu Fotoğrafları İçin Reklamlar

pazarlamacanavari_map.jpgGoogleEarth sayesinde istediğimiz bölgenin uydu fotoğrafını artık internetten görebiliyoruz. Peki bu fotoğraflara neden reklam vermeyelim? Firmalarımızın çatılarına yeterince büyük logo ve(ya) isimlerimizi yazarsak, bu haritaları inceleyen herkes bu reklamları görmüş olur. Gerçekten ucuz ve etkin reklam araçlarından biri olamaz mı? Üstelik bu reklamlar uçaklardan da görülebilir.

İnternet üzerinde basit ama en etkin strateji; Eşsiz anahtar kelimeler

İnternet kullanıcılarının sayısı, 2005 yılında bir milyar kişiye ulaştı. Artık, firmalar, internet üzerinde var olarak bir milyar potansiyel müşteriye ulaşabilirler. İnternet, diğer medyalar içerisinde, yayınlama ve içerik açısından en zengin ve en ucuz olanı. Üstelik, ülkemizde kabul edilen yeni yasa ile, firmaların bir web sitesi olması mecburiyeti de getirildi. Şimdi tüm şirketler, internet üzerinde var olabilmek için siteler açacaklar.

Peki bu sitelerin potansiyel müşterilerini çekme olasılıkları nedir?

Cevap, ne yazık ki sıfıra yakın.

Çünkü on binlerce şirket, benzer içerikler ile internet üzerinde olacaklar. Kullanıcılar ya da potansiyel müşteriler, firmaları ya da sunduğu ürün ve hizmetleri bulmak için arama motorlarında aramalar yapacak ve karşılarına çıkan binlerce sonuç içerisinde ilk yirmi tanesini, eğer sabırlı bir kullanıcılar iseler ilk elli tanesini ziyaret edecekler. Bu durumda, aynı ürün veya hizmet grubunda arama yapıldığında yüzden daha geride sıralanan firmaların web sitelerinin hiç şansı kalmayacak.

Peki bu arama motorlarında öncelikli listelenmek için yapılması gerek nedir?

Cevap, “anahtar kelime (keyword)”.

Neredeyse tüm arama motorları, robotları vasıtası ile gün içerisinde yüz binlerce siteyi gezmektedir. Bu gezinmeler sırasında, sitede bulunan kodlardan ilgili anahtar kelimeleri not etmekte ve siteyi bu anahtar kelimelere göre dizinlemektedir.

Bunun dışında, site arama motorlarına kayıt edilirken, arama motorları siteyi hangi anahtar kelimeler ile kayıt edeceğini sormaktadır.

Her iki işlemde de, eğer anahtar kelimeler “eşsiz” belirlenmişse, firma web sitesi, ilgili aramalarda çok önce gösterilecektir.

Basit bir örnek vereyim: Pazarlama üzerinde yazdığım web günlüğünün anahtar kelimeleri içerisinde “pazarlama ve gerilla pazarlama” var. En yaygın olarak kullanılan arama motoru olan Google’da “pazarlama” kelimesi arandığında 2.220.000 sonuç çıkıyor. Aynı arama “gerilla pazarlama” olarak yapıldığında çıkan sonuç sayısı 1.010 ve benim sitem “Pazarlama Canavarı” çıkan ilk sonuç.

Firmaların web siteleri için izlemeleri gereken strateji de bunun tıpatıp aynısı, eşsiz anahtar kelimeler bulmak, bu anahtar kelimeleri hem sitenin kodu içerisine yerleştirmek hem de sitenin arama motorlarına kaydı yapılırken kullanmak.

İnternet üzerinde binlerce web sitesi, siteleri yüzlerce arama motorları kaydediyor ve bunun için hiç de az olmayan paralar talep ediyor. Fakat, eşsiz anahtar kelimeler ile kayıt edilmeyen bir firmanın web sitesinin, aramalar sonunda ilk sıralarda çıkma olasılığı sıfıra yakın.

Bu yüzden, tüm firmaların öncelikle ürün ve hizmetlerini tanımlayan “eşsiz” anahtar kelimeleri bulmaları gerekli. Aksi halde ne içeriği çok zengin bir web sitesi, ne muhteşem ürün ve hizmetler ne de binlerce dolar harcanıp yüzlerce arama motoruna kayıt ettirilmiş web sitesi potansiyel müşterilerine ulaşamaz.

50 milisaniye

Nature.com’un haberine göre, Kanada’da yapılan araştırma kullanıcıların bir siteyi 50 milisaniye içerisinde değerlendirdiğini ortaya koymuş.

Yani potansiyel okuyucular, bir siteye girdiklerinde 50 milisaniye içerisinde değerlendirmelerini tamamlıyorlarmış.

Bir siteye yönlendirilen trafiğin %60’ının arama motorlarından geldiği düşünüldüğünde, tam bir felaket ortaya çıkıyor.

Potansiyel okuyucu (ki bu potansiyel müşteri de olabilir), arama motorundan siteleri buluyor, açıyor ve 50 milisaniye içerisinde sitenin ve içeriğin işin yarayıp yaramıyacağına karar veriyor.

Bu durumda;

1- Muhakkak hızlı yüklenmek için tasarlanmış (optimize edilmiş), hızlı yüklenen,

2- Küçük boyutlu resimler kullanılmış,

3- İlk 50 milisaniyede potansiel okuyucuda aradığını bulduğunun sinyallaerini gönderecek, içeriği özetleyecek

siteler tasarlanması gerekiyor.

Büyük iş ile, iş yok arasındaki farkı bu özellikler yaratıyor.

VONGO

Starz Entertainment, VONGO adına yeni bir uygulamayı devreye soktu. Bu uygulama sayesinde, kullanıcılar, ayda $9,99 ödeyerek istedikleri filmi indirebilip izleyebilecekler. Buraya kadar herşey normal, işte değişiklik, tüm filimler direkt olarak cep telefonlarına veya taşınabililir video çalıcılara yüklenip seyredilebiliyor. i-pod’un i-video uygulamasına rakip olan bu uygulama şu an için sadece ABD’de kullanılabiliyor.

Bakalım VONGO tutacak mı?

Daha önemlisi, bakalım bu uygulama, yeni taşınabilir video çalıcılarının ortaya çıkmasına sebep olacak mı? Bence çok kısa sürede, tıpkı taşınabilir MP3 çalıcılar gibi, taşıanbilir video çalıcılar piyasaya çıkacak…

Son E-postam

MyLastEMail.com (SonEpostam.com) adlı şirket “Yarın için bugünden hazırlanmak” sloganıyla bir servis başlatmış. Sevdiklerinize, önemsediklerinize bekli de düşmanlarınıza siz öldükten sonra gönderilmek üzere mesajlarınızı barındırıyorlar. Döküman, ses kaydı veya film olarak bıraktığınız mesajlar, firmada saklanıyor. Sizin belirlediğiniz tarihte de, gönderilmesini istediğiniz kişiye postalanıyor. Eğer senelik bir ödeme yaparsanız, bu sefer de siz öldükten sonra, teslim edilmesini istediğiniz kişiye mesajınızı elden teslim ediyorlar.

Tamam, mesajı bırakan için entereasan olabilir ama bir de alan tarafını düşünsenize, mezardan mesaj!

Çok benzer bir hizmeti, LastWishes.com (Sonİstek.com) da sunuyor.

Fikir ilginç, değişik, garip biraz da korkutucu ama işte ürün ve hizmet ile farklılaşmak, ne denir ki?

Internet Üzerinde Yeni Pazarlama Problemleri

Internet, küresel bir bakış açısı sergilemekte; bir kullanıcı, Pakistan’dan üretici bulmak için bir siteye girebilir, Almanya’daki müşterisi ile e-posta ile haberleşebilir ve ürünlerini ABD’deki müşterilerine sergileyebilir. Bu küresellik yeni engel ve problemleri de beraberinde getirir çünkü Internet, şirketin, birbirinden kültürel, kanuni ve sosyal açıdan farklı, dünya çapında birçok yeni potansiyel pazara ulaşmasını sağlar. Bu yeni çevrenin yarattığı yeni pazarlama problemleri sekiz ana başlık altında toplanabilir;

1- Kültürel Çehre:

Internet üzerinde pazarlamada farklı ülkelerin kültürel farkları göz önüne alınmalıdır. Bu farklılıklar; dil, imgeler ve renkler olarak sıralanabilir. İçerik hazırlanırken, hedef bilge seçilmeli, bu bölgenin kültürel çehresine uygun tasarlanmalıdır. Aksi halde, pazarlama mesajının hedef kitleye ulaşması mümkün olamaz.

Örneğin, Amerika ve Avrupa’da siyah matem rengiyken, Doğu kültürlerinde beyaz matemi belirtir.

2- Kişisel Gizlilik (Mahremiyet):

Birçok farklı kullanıcının, kişisel gizlilik konusundaki beklentileri ve reaksiyonları farklı olabilir. Bu yüzden, Internet üzerinde pazarlama yaparken, kişisel gizlilik düzeyine dikkat edilmelidir.

Örneğin, Amerika’daki kullanıcılar, izinsiz olarak kendilerine yollanan pazarlama mesajlarını, mahremiyete saldırı olarak algılamaktadır. Avrupa’da ise, bu mesajlar, müşteriler tarafından ilgiyle karşılanmakta ve satın alma kararlarına etkili olmaktadır.

3- Güvenlik:

Verimli ve emniyetli çevrimiçi ticari ilişki kurmanın karşısındaki en büyük engel güvenlik endişeleridir. Bir ağ içerisinde yapılan işlemin, şifrelenmediği takdirde, istenmeyen bir üçüncü kişi tarafından erişilmesi ihtimali her zaman vardır. Fakat deneyimler göstermiştir ki, bu tür bir erişimin olma ihtimali çok küçüktür.

Şifreleme yazılımlarındaki ilerlemeler ile, güvenlik problemleri büyük ölçüde çözülmüş olmasına rağmen, ortalama bir kullanıcı, Internet’i kullanmaya başladıktan ancak üç yıl sonra, ticari bir işlemi gerçekleştirmektedir.

4- Uluslar arası Hukuk:

Internet’in uluslar arası özelliği sebebiyle, yayıncının ülkesindeki kanunlar ile, hedef kitlenin bulunduğu ülkedeki kanunlar arasında farklar olabilir. Doğal olarak, Internet üzerinden pazarlamada, hedef kitlenin bulunduğu ülkedeki kanunların incelenmesi bir gerekliliktir. Aksi halde, Internet üzerinden pazarlamanın getireceği tüm mali avantajları, kanun ihlalinden kaynaklanan yanlış ile tazminat olarak ödeme zorunluluğu doğabilir.

Örneğin Almanya’da karşılaştırmalı reklamlar vermek yasaktır. Fransa’da, tüm reklamların Fransızca olması şartı vardır.

5- Fikri Mülkiyet:

Internet üzerindeki en büyük kolaylık, içeriğin çok kolay kopyalanması ve tekrar kullanılabilmesidir. Her ne kadar en basit yazılımlar bile içerik kopyalamasına izin verse de, kanunen bu yasaktır.

Günümüzde bir çok ülke, fikri mülkiyetin korunabilmesi için ortak kanunlar çıkartabilmek için işbirliği içerisinde çalışmaktadır.

Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri, 1995 yılından bu yana, Internet üzerindeki fikri mülkiyet haklarını uyumlu hale getirmek için çalışmaktadır.

6- Telekomünikasyon Altyapısı:

Gelişmiş ülkelerde, telekomünikasyon ile ilgili çok sağlam bir alt yapı olmasına rağmen, gelişmekte olan birçok ülkede iletişim ile ilgili olanaklar sınırlı yada çok pahalı olabilir.

Örneğin Meksika’da, telefon bağlantısı için bile bir yıl beklemek gerekmektedir. Çin, uluslar arası dolaşıma sahip Internet altyapısını 1994 yılında kullanıma açmıştır.

Dolayısıyla, içerik hazırlanırken, bu tür eksikliklerin göz önüne alınması gereklidir. Bir başka strateji de, bu ülkelerde gerekli altyapı sağlana kadar, Internet dışındaki diğer kanalları kullanmaktır.

7- Kişisel Bilgisayar Bulunabilirliği:

Aynı şekilde, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde, kişisel bilgisayar bulunabilirliği ve Internet kullanımı yaygınlaşmamış ve gerekli donanım çok pahalı fiyatlarla satılıyor olabilir. Böyle durumlarda, Internet ile sadece ticari, endüstriyel ve akademik potansiyel müşterilere ve bu tür yatırımı yapabilen, alım gücü üst seviyede olan kullanıcılara ulaşılabilir. Böyle ülkelere Internet kanalıyla ticaret yapmak isteyen firmaların hem içeriklerini, hem fiyatlarını hem de ürünlerini bu sınırlı kullanıcı profiline göre tasarlamaları gereklidir.

8- Kredi Kart Kullanımı:

Birçok ülkede ve Türkiye’de kredi kartı kullanımı yaygın olsa da, popülerlik açısından en yaygın ödeme şekli olduğu söylenemez. Örneğin Almanya’da ödemelerin sadece %3’ü kredi kartı ile yapılmaktadır. Japonya’da kullanılan kartların %98’i Japan Credit Bank tarafından düzenlenmiştir ve uluslar arası dolaşıma açık değildir.

Internet üzerinden pazarlama yapacak olan şirketlerin, hedef ülkedeki kredi kartı kullanım alışkanlıklarını tespit etmesi ve gerektiğinde başka ödeme şekilleri yapılandırması gerekmektedir.

Internet, tüm şirketlere ama özellikle KOBİ’lere yeni pazar ve ucuz pazarlama olanakları sunmaktadır. Fakat bu kanalı kullanırken, kanalın gerektirdiği gerekli uyarlamaları yapamayan işletmelerin ve pazarlama departmanlarının başarılı olma şansı yoktur.

Bir Milyar Kullanıcı

Önce bazı rakamlar;

(Use.it’in haberine göre düzenlenmiştir)
İnternet kullanıcılarının sayısı 2005 yılında 1 milyara kişiye ulaşmış durumda,
Kullanıcı sayısında ortalama yıllık artış %18 (2004 verileriyle karşılaştırıldığında),
Bu kullanıcıların %36’sı Asya, %24’ü Avrupa, %23’ü Kuzey Amerika kıtasında,
Önümüzdeki 10 sene içerisinde, kullanıcı sayısının 2 milyara ulaşması bekleniyor,.
2040 yılına doğru da, kullanıcı sayısının 3 milyara ulaşması bir tahmin.
Şimdi de sonuç;
2015 yılında 2 milyara ulaşacak internet kullanıcılarının 720 milyonu Asya kıtasından olacak. Bu durumda, özellikle uluslararası ticaretle ilgilenen firmaların web sitelerinin bu gerçeğe göre hareket etmesi gerekecek. Yani, Asya’ya özgü pazarlama iletişiminin kullanılması gerekecek. En basit halleriyle bunlar;
* Sitede kullanılan dil
* Sitede kullanılan renkler
* Sitede verilen mesaj
* Sitede sunulan ürünler (ve özellikleri)

Bu tür değişiklikleri biz Türkiye’de de yapmaya başlamalıyız. Hatta hedef kitlemizin kimler olduğunu, şapkamızı önümüze koyup bir daha düşünmeliyiz.

Yahoo! ve MSN 2006 FIFA Dünya Kupasında

2006 FIFA Dünya Kupası resmi web sitesi sponsorluğu, Yahoo! tarafından alınmış.

MSN’de, Ronaldo de Assis Moreira (Ronaldinho), Michael Owen, Gianluigi Buffon, Xabi Alonso, Edgar Davids, Kevin Kuranyi ve Claude Makelele ile, Dünya Kupası sırasında özel bilgi vermesi için anlaşma yapmış.

Yine arama motorları rekabeti devam ediyor!

Bence Google’da, gerilla tipi bir pazarlama ile, tıpkı Nike’ın daha evvel birçok kez yaptığı gibi, resmi olayan sponsor olarak, belirli yerlerde öne çıkabilir ve bir anda, resmi sponsorlardan daha fazla reklam yapabilir. Mesela, Almanya’da maçların yapıldığı statların etrafında ücretsiz Google kioskları kurabilir. Veya, “2006 FIFA Dünya Kupası Gayri Resmi Sponsoru” olarak açılış sayfasına dev bannerlar koyabilir. Bir diğer yöntem de, sadece basın toplantılarının sponsorluğunu yapmak olabilir. Bu hem daha ucuz, hem de resmi sponsorluktan daha etkili olmaz mı?

Savaş Devam Ediyor!

Yahoo!, ücretsiz olarak internet kullanıcılarının favori makalelerinin, müziklerinin, kitaplarının ve web sitelerinin bağlantılarını barındıran delicious’ı satın almış.

Delicious, 2 sene önce kurulmuş ve 300.000 kayıtlı kullanıcısı var…

Arama motorları arasındaki savaş inanılmaz bir şekilde devam ediyor. Google, MSN ve Yahoo!, kullanıcılarına daha fazlasını verebilmek için deli gibi çalışıyorlar.

Arama motorları reklamları o kadar kazançlı oldu ki, bu tür alım, yeni yatırım ve yeni hizmet haberleri artık her hafta duyulmaya başlandı.

Aklıma hemen yerli arama motorları geldi. Bizdeki arama motorlarının durumu nasıl acaba? Reklam gelirleri nedir? Ne kadar yaygın kullanılıyorlar? Yerli arama motorları reklamına da çok fazla rastlamıyoruz. Bence yerli arama motorları çok ciddi hamleler yapmalı, bakarsınız bir tanesi o kadar başarılı olur ki, Yahoo!, Google veya MSN anında bünyesine katıverir…

Yahoo! Yine Takip Ediyor

Hatırlarsanız, Skype’yi eBay 2,6 milyar dolara satın almıştı.

Yahoo!’da, kendi messsanger programına, internet üzerinden aynen Skype gibi görüşme yapmaya olanak verecek bir eklenti hazırlıyormuş. Yahoo! hala BEN DE VARIM stratejisinden vaz geçmiyor, yenilikleri üretemiyor, sadece takipçi olmaya devam ediyor. Bakalım nereye kadar.

Arama Motorları

PEW INTERNET & AMERICAN LIFE PROJECT‘in Amerikan Internet kullanıcıları üzerine yaptığı araştırmaya göre, tipik Amerikan Internet kullanıcılarının içerisinde, arama motorlarını kullananları 60 milyon kişiye ulaşmış. Internet kullanıcıları içerisinde e-posta kullananların sayısı ise 74 milyon kişi. (Internet kullanıcıların sayısı da 94 milyon).

Yani, Internet kullanıcılarının %63’ü arama motorlarını kullanıyor.

Bilgi için, Google, arama motorları içerisinde en çok kullanılanı (%43,7), daha sonra Yahoo (%28,2) ve MSN (%13,7) geliyor.

Acaba artık tüm reklamlarımızı arama motorlarına mı vermeye başlasak?

Arama motorlarına, aramalarda öncelikli çıkmak için daha çok mu bütçe ayırmamız lazım?

E-posta kampanyaları yerine, arama motoru bağlantılı kampanyalar daha mı etkili?

Ne dersiniz???