Sosyal medya platformları kullanıcıları sürekli artıyor. Ayrıca, bu platformlarda farklı davranış biçimleri de gelişiyor. Bu yeni davranış stillerini ortaya çıkarmak için yapılan anketlerin sonuçları şöyle;
Ankete katılanlar en çok Facebook’ta, ikinci olarak da Instagram’da vakit geçirdiklerini belirtmişler. (1939 kişinin %55’i bu soruya Facebook, %30’u da Instagram cevabını vermiş).
İnsanlara en çok vakit geçirilen sosyal medya platformu Facebook’ta paylaşımlarından hoşlanmadıkları kişilere ne yaptıkları sorulduğunda 2828 kişinin %61’i ‘arkadaşlıktan çıkarırım’ cevabını verirken, %39’u ise ‘gönderilerini gizlerim’ yanıtını vermiş.
Aynı soru Instagram için yöneltildiğinde ise 1942 kişinin %64’ü ‘takipten çıkarırım’ cevabını verirken, %36’sı ‘görmezden gelirim’ şeklinde yanıtlamış. Okumaya devam et →
1989’da bildiğimiz hali ile internetin doğuşundan bu yana köprünün altından çok sular aktı. Dijital pazarlama doğdu, büyüdü, gelişti. Birçok yeni araç ve medya pazarlama profesyonellerinin kullanımına sunuldu. Bu aşamada, başından beri değerli olan e-posta ile pazarlama önce çok yoğun kullanıldı, sonra etkisi azaldı, sonra tekrar gündeme geldi, şimdilerde ise neredeyse unutuldu. Halbuki doğru kullanıldığında hala en etkili e-pazarlama araçlarından biri e-posta ile pazarlama.
En basit hali ile e-posta ile pazarlama, elektronik postanın; pazarlama mesajlarını belli bir kitleye ulaştırmak için bir çeşit doğrudan pazarlama aracı olarak kullanıldığı pazarlama biçimidir. Firmaların pazarlama çalışmalarında sıkça tercih ettikleri e-mailin birçok avantajı bulunmaktadır :
– Ulaştırılmak istenen mesaj, potansiyel müşteri olabileceği belirlenmiş kitlelere düşük maliyetlerle ulaştırılabilir.
– Posta gibi diğer doğrudan pazarlama araçlarına göre daha ucuzdur.
– Yatırılan paranın geri dönüşü kesin olarak takip edilebilir. Online pazarlama araçları arasında arama motorlarından sonra ikinci sıradadır.
– E-mail anında kullanıcıya ulaşır.
– Takip edilmesi kolaydır. E-mailin kimler tarafından açılarak okunduğu, kimlerin istenen aksiyonu gerçekleştirdiği belirlenebilir. Buradan alınan bilgilerle farklı gruplara, farklı mesajlar gönderilebilir.
– Mesajlar müşteriye direkt olarak ulaştırılır.
– Gönderiler otomatikleştirilerek maliyetsiz tekrar satın almalar sağlanabilir.
– Internet kullanıcıların yarısından fazlası her gün e-maillerini kontrol etmektedir
– Dijital ortamda gerçekleştiği için doğa dostudur. (Green marketing)
– Geri dönüş oranlarına bakıldığında en başarılı online pazarlama ürünüdür. Okumaya devam et →
Socialnomics’in yazarı Erik Qualman tarafından hazırlanan “Socialnomics 2017” videosu gerçekten 2017 ile ilgili birçok bilgiyi barındırıyor.
Erik Qualman şunları söylüyor;
– Sosyal medyada olmak ya da olmamak diye bir seçenek yok. Artık zorunluluk. Tercih edebileceğiniz tek şey; sosyal medyayı ne kadar iyi kullanacağınız.
– Dünya nüfusunun yarısından fazlası 30 yaşının altında.
– Bugünün üniversite öğrencileri hiç posta pulu yalamadı.
– Dijitalleşen dünyada bir nüfus sıralaması yapsak durum şu şekilde olurdu; 1-Facebook, 2-Çin, 3-Hindistan, 4-Youtube, 5- Tencent (Çin’in en büyük internet portalı), 6-WhatsApp, 7-Instagram, 8-LinkedIn, 9-Twitter, 10-Amerika.
– Milenyum neslinin %53’ü “koku duygunu mu, teknolojini mi (internet, cep telefonu, bilgisayar vb.) feda ederdin? ” sorusuna “koku duygumu kaybetmeyi tercih ederdim” diye yanıt veriyor.
– Sosyal Medya her türlü ilişkinin temeli haline geldi.
– “Sosyal medyanın kazancı ne ki?” diyenlere yanıt; “işinin beş yıl sonra da hala var olması” geliyor.
– Satın alma kararlarının %93’ü sosyal medyadan etkileniyor.
– Las Vegas’a, şuraya, buraya vb. gidemiyorum ya da hiç görmedim demek saçma! Dünyada olan biten her şey artık YouTube’da, canlı-anlık sosyal medya yayınlarında.
– 2018’de mobildeki her şeyin 2/3 si video olacak.
– İnsanları şaşırtmak artık çok zor. Bir şeye hayret etmek, dikkatini çekme süresi akvaryum balıklarında 8, insanlarda 7 saniye!..
– Mobil cihazı olan insan sayısı, diş fırçası olan insan sayısından daha fazla.
– Her üç evlilikten biri online’da başlıyor.
– Twitter kullanımı en hızlı artan nesil; anneanne, babaanne ve dedeler.
– Her iki saniyede bir LinkedIn’e bir kişi daha katılıyor. Ve bu neredeyse LinkedIn’e her gün IVY Leaague’e kayıt olanların sayısı kadar insan eklenmesi demek.
– LinkedIn’e kayıt olma yaş sınırı 13’e indirildi.
Süleyman Tunç ile hazırladığımız “Bir Tutundurma Faaliyeti Olarak Türkiye’deki Beş Yıldızlı Termal Otellerde E-Ticaret” başlıklı bilimsel makalemiz Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisinde (Asos Journal) yayınlandı.
Brand Finance, 2016 yılı için dünyanın en değerli 500 markasını açıkladı. Listeye göre Apple hala dünyanın en değerli markası olmaya devam ediyor. Brand Finance marka endeksine göre Apple, 148,918 milyon $ değere sahip. Google ise, geçen sene listede ikinci olan Samsung’u geçerek ikinciliğe yükseldi. Google’ın marka değeri ise 94,184 milyon $ olarak açıklandı. Üçüncü olan Samsung ise 81,716 milyon $ değere sahip.
Ne yazık ki listede hiçbir Türk markası yer almıyor.
2016 ve Türkiye’deki en değerli markalar belirlendi. Uluslararası marka değerlendirme kuruluşu Brand Finance’in araştırmasına göre, Türk Hava Yolları (THY) 2,4 milyar doları aşan değeriyle Türkiye’nin “en değerli markası” oldu.
Brand Finance tarafından “Türkiye’nin En Değerli Markaları-Turkey 100” çalışmasının 9’uncusu tamamlandı.
“Türkiye’nin en değerli markaları 2016” listesinde ilk sırayı, 2 milyar 452 milyon dolarlık marka değeriyle THY aldı. Bunu, marka değeri 2 milyar 353 milyon dolar olan Türk Telekom izledi. Değeri 1 milyar 983 milyon dolar olan Arçelik takip etti.
Brand Finance’in araştırmasına göre, Türkiye’nin en değerli ilk 20 markası şöyle: Okumaya devam et →
Hepimiz bize özel deneyimler istiyoruz— ama bir tüketici olarak 700 tercihle karşılaşınca donup kalıyoruz. Sheena Iyengar etkileyici yeni çalışması ile şirketlerin (ve diğer herkesin) seçimlerini nasıl iyileştirebileceğini gösteriyor.
Gerçekten inanılmaz bir dünyada yaşıyoruz. Bu gün, her 24 saatte 2.5 kentilyon (25000000000000000000 – 2,5 ve 18 tane sıfır) byte veri üretilyoruz. Veri üretme konusunda o kadar ileri gittik ki; Dünya’da üretilen toplam verinin %90’ı son 2 yılda üretildi. Bu veri sosyal medya paylaşımları, arama motoru verileri, elektronik postalar, bloglar, fotoğraflar, videolar, GSM operatörlerinden elde edilen arama kayıtları gibi birçok farklı kaynaktan elde ediliyor. İşte elde edilen tüm bu verilerin anlamlı ve işlenebilir olarak dönüştürülmüş biçimi ‘büyük veri’ olarak adlandırılıyor.
Bu hızda veri üretilmesi durumunda, 2020 yılında Dünya’da kaydedilen verinin 35 Zettabyte (1 Zettabyte = 1.099.511.627.776 Gigabyte) gibi devasa bir boyuta ulaşacağı tahmin ediliyor. Tam da bu noktada önemli iki problem ile karşı karşıyayız; bu veriyi saklamak (Twitter her gün 7 terrabyte, Facebook 10 terrabyte veri saklıyor) ve bu veriyi hızla analiz etmek ve sonuç çıkartmak… Okumaya devam et →
Sheena Iyengar seçimlerimizi nasıl yaptığımızı araştırıyor ve de yaptığımız seçimler sonucunda nasıl hissettiğimizi. TEDGlobal’de hem önemsiz seçimlerden (Coca Cola v. Pepsi) hem de çok önemli seçimlerden konuşuyor ve de verdiğimiz kararlar ile ilgili şaşırtıcı tavırları açığa çıkaran çığır açıcı araştırmasını paylaşıyor.
Yıllardır pazarlama konusunda eğitimler vermekteyim, fakat son dönemde bu eğitimler ile ilgili eğitim verdiğim kitlede önemli değişiklikler meydana geldi. Artık pazarlama eğitimlerini sadece büyük işletmelerin yöneticileri almıyor, küçük ve orta büyüklükteki birçok işletme için de pazarlama artık çok değerli hale geldi. Dolayısıyla bu işletmelerin sahipleri ve yöneticileri pazarlama eğitimlerine ciddi anlamda katılmaya başladılar. Bu eğitimler sırasında özellikle KOBİ’lerin, sayısal devrimi anlamak ve yorumlamakta güçlükler yaşadığını anladım. KOBİ yöneticileri sayısal pazarlamanın bir şeyler ifade ettiğini anlamış durumdalar ama hala geleneksel pazarlama kanallarından da uzaklaşmak istemiyorlar, bu da özellikle sosyal medya ve pazarlama ilişkisini kurgulamalarında problemler yaratıyor.
Tam da bu noktada, özellikle Türkiye’de sayısal devrim sonrası pazarlama yapmak isteyen herkes için tamamen durum tespiti amaçlı bir makale hazırlamaya karar verdim. Tüm resmi merak edenlere sadece 5 dakikada gösterebilecek, farklı kaynaklardan verileri bir araya getirerek hazırladığım, hap gibi bir makale… Eminim işinize yarayacaktır. Okumaya devam et →
Yıllardır satış eğitimlerinde binlerce satış profesyoneli ile bir araya gelme şansım oldu. Bu eğitimler sırasında özellikle tecrübeli satış profesyonellerinin hep aynı mantıkla hareket ettiklerini gözlemledim; “Müşteriye çok seçenek sun, zira çok seçenek müşteriyi mutlu eder”. Evet, hepimiz çok seçenek arasından seçim yapmayı seviyoruz, evet, seçeneklerin çok olmasını istiyoruz, ama aynı derecede çok olan seçenekler ne yazık ki satışa gerçekten zarar veriyor. Konuyu Barry Schwartz “The Paradox of Choice (Seçim Paradoksu)” kitabında çok geniş bir şekilde işlemiş ama özetlemek gerekirse seçeneklerin fazla olması 4 farklı şekilde zarar veriyor;
1- Seçim yapmak gittikçe zorlaşıyor,
2- Seçim yaptığımız durumlarda aldığımız haz azalıyor,
3- Fırsat maliyeti,
4- Beklentilerin yükselmesi.
Seçim yapmak gittikçe zorlaşıyor.
“Müşteriye sunum yaparken ideal alternatif sayısı kaç olmalı?”, her satıcının sunum öncesi muhakkak kendisine sorması gereken harika bir sorudur. Sheena Iyengar tarafından ABD’de yapılan bir deney aslına sorunun cevabını bulmamıza yardımcı olabilir;
Deney için çok fazla çeşit ürünün bulunduğu bir süpermarket seçiliyor. Süpermarketin girişine bir tadım standı koyuluyor. Deneyin ilk parçasında, standa 24 farklı çeşit reçel koyuluyor. Müşteriler istedikleri kadar ürünü tadabiliyorlar. Sonuç; mağazaya girenlerin %60’ı 24 farklı çeşit olan standa uğruyorlar. Deneyin ikini kısmında, aynı stanttaki reçel sayısı 6’ya indiriliyor. Bu durumda ise, mağazaya girenlerin %40’ı standa uğruyor. Ama 24 farklı çeşit olan reçel standından, standa uğrayanların sadece % 3’ü satın alma yapıyor. 6 farklı çeşit olan reçel standından satın alma yapanların oranı ise % 30. Yani daha çok seçenek, karar vermeyi güçleştiriyor ve akabinde tüketici karar vermemeyi seçiyo. Seçeneklerin sınırlı olması satışları arttırıyor. Okumaya devam et →
“Planlamada başarısız olanlar, başarısızlığı planlamış olurlar”
Benjamin Franklin
Bir işletmenin başarılı olabilmesi ancak ve ancak pazarlama faaliyetlerinin başarılı olması ile mümkün olabilir. Pazarlamanın başarılı olabilmesi için ise, işletmenin pazarlama planının doğru olması gerekir. Büyük işletmelerin ellerinde nitelikli, tecrübeli pazarlamacılar olduğundan doğru pazarlama planı yapmak zorlayıcı değildir. Aynı işletmelerde, pazarlamaya ayrılan kaynaklar da gerçekten büyüktür. Fakat küçük işletmelerde ne nitelikli ve tecrübeli işgücü ne de büyük kaynaklar vardır. Bu yüzden asıl mesele, bu işletmelerde başarılı olabilecek pazarlama planlarını yapmak ve bunları uygulamaktır.
Başarılı bir pazarlama planı hazırlamak için öncelikle iki temel bilgi konusunda emin olmak gerekir;
– Neredeyiz?
– Nereye Gideceğiz?
Her ne kadar, birçok işletme ve daha da önemlisi yönetici için ‘neredeyiz?’ sorusu çok gereksiz gözükse de, bir işletme, eğer kendi konumunu, bulunduğu noktayı, rakiplerini kaynaklarını, şirket kültürünü, müşterisini, pazarı, hatta çalışanları doğru analiz edemiyorsa pazarlama planının başarılı olması mümkün olmayacaktır. Bu konuda en hızlı sonuç alınabilecek analizlerden biri SWOT analizidir. Eğer doğru uygulanabilirse, ‘neredeyiz’ sorusuna bir cevap oluşturabilir. Hemen sonrasında, rakip analizi yapılması, rakiplerin doğru belirlenmesi için bir yöntem olacaktır. İşletmenin hedef müşterisini belirlemesi, hemen sonrasında mevcut müşterilerini analiz etmesi ve bu ikisi arasında bir kayma olup olmadığını anlaması gerekmektedir. Dolayısıyla bu teknikler ile kapsamlı, hızlı bir durum analizi yapılabilir. Okumaya devam et →
Dünyanın önde gelen marka danışmanlık şirketlerinden Interbrand, 2014 yılının en değerli markalarını açıkladı.
Listedeki en büyük değişimi bir önceki yıla göre değeri yüzde 86 artan Facebook 29’uncu sırada kaydederken, en büyük düşüşü ise değeri yüzde 44 azalarak 98’inci sıraya geçen Nokia gösterdi.
Dünyanın en değerli 10 markası (milyar dolar)
1- Apple 246.9
2- Google 173.6
3- Microsoft 115.5
4- IBM 93.9
5- Visa 91.9
6- AT&T 89.5
7- Verizon 86.0
8- Coca-Cola 83.8
9- McDonald’s 81.1
10- Marlboro 80.3